19 Mayıs 2013, Pazar

Ay üstünde otururken oltamızı sallıyoruz en güzel yıldız bize gelsin diye. Tuttuğumuz yıldızları kendimize saklamıyoruz, aman yanlış anlaşılma olmasın, kalbinizi aydınlatıyoruz.

18 Mayıs 2013, Cumartesi

Şimdi sen na'psak diyorsun ya, aslında benim çok işim var hiç de sıkılmamam gerekiyor ama ben de sana umursamazca eşlik ediyorum, "Sahiden na'psak?"

17 Mayıs 2013, Cuma

Bu gün geç saate kadar çalışayım, yarım sabah erken kalkar geri uyurum.

16 Mayıs 2013, Perşembe

Hatalarından ders alan birisiyim, ancak hayatım boyunca dersi derste hiç öğrenemedim.

15 Mayıs 2013, Çarşamba

Tanrının en büyük laneti seni olmayacak şeyleri, gerçekleştirebilecekmişsin gibi düşündürmesi sanırım. Ama boşver, gel planlarımızla tanrıyı güldürelim.

14 Mayıs 2013, Salı

Aptal olduğunu kabul ediyorsan aptalsındır bence, şimdi kabul etme işlemini tamamladıysan yaptığın aptallığı düzeltecek birşey yap. Yoksa hayallerin için çok geç olabilir. Gece iyi, Rüya tatlı.

13 Mayıs 2013, Pazartesi

Her son yeni bir başlangıç değildir. Her son yeni bir sondur. Yeni başlangıçlar acele etmeye gelmez, başlangıçlar sonların uzuntusunu gidermek için kullanılmaz, kullanılmamalı.

23 Ağustos 2011, Salı

Hayat biraz garip, biraz ters. Tarıma benzemiyor mesela. Ektiğin tohuma göre hasat almıyorsun gündelik yaşamda, aldığın hasata göre tohum ekiyorsun. Tabi kimse bunun bu şekilde olduğunu kabul etmiyor ve önceden ben tohumları ekmiştim zaten diyor. Külliyen yalan işte.

22 Ağustos 2011, Pazartesi

Bir amaç uğruna sarfedilmeyen hayat boş mudur? Ya da benim hayatımı sarfettiğim amaç başkalarına göre boş ise benim hayatım boş mudur? Bir hobi uğruna hayatını harcayan adamlar öldüklerinde ziyan olmuş mu olacaktır? Hayranlık için beyninin düşünme, yargılama, değerlendirme yetilerini bir kenara mı bırakmak gerekir? Hepsine gelicez, ama sırasıyla.

20 Ağustos 2011, Cumartesi

Sen nerden bileceksin ki onların beyninden neler geçtiğini, kimleri düşündüğünü, gözlerini kapattığında beyninde hangi düşüncülerin uçuştuğunu? Sen nerden bileceksin ki serbest bırakılan bir güvercinin gezip dolaşıp 2 yıl sonra tekrar seni neden bulduğunu. Ee sen bilmiyorsan bunları, onlar nerden bilecek ki bütün herşeyi seni anlasınlar?

16 Ağustos 2011, Salı

Bazen herşey bitmiş diye üzülürsün, çok değil 10 dakika sonra herşey daha yeni başlıyordur, sevinirsin.

13 Ağustos 2011, Cumartesi

Zangır zangır titrerken kemikleri, koşmak ister yüreği aslan ağzındaki ceylanın.

06 Ağustos 2011, Cumartesi

Kazanma hırsımın beni yenmesine izin vermemeliyim. Keskin sirkeyi bilemem ama ben keskinleştikçe kendime zarar veriyorum, bu kesin. Kendini toplanmak için kaçabileceğin tek yer yine kendi kalbin. Hiç bir insan seni senden iyi rahatlatamaz.

05 Ağustos 2011, Cuma

Bak şimdi etrafına, hah orda. İşte o adam bir ben olabilir mi sence? Hani benim yerime koymaya çalıştığın adam, hani benimle yaptığın muhabbetleri onla denediğinde sadece klişe cevapları alabildiğin adam. Biliyorum senden daha iyi filan şeklinde geveliyorsun şu an. Ve yine biliyorum ki içten içe benimle aynı fikirdesin. O adam benim dublörüm bile olamaz.

04 Ağustos 2011, Perşembe

Anlarsın ki senden uzak olan iyi ki senden kaçmış, görürsün ki kaçtıkların senden uzak berbat haldeler. Görürsün ki görmeyen gözlerin yanında iyi ki olmamışsın. Bilirsin ki sincaplar her zaman bir yuva yaratırlar.

03 Ağustos 2011, Çarşamba

"Sırtımdan bıçakladı", "Sırtımdan vurdu" tabirleri kadar saçma birşey yok. Adam seni kendi tabirinle bıçaklamış, vurmuş işte, hangi yönden yaptığına takılmak yerine yaptığı eyleme baksana sen. Sonuç olarak mutlu edilmez kimse, mutlu olur insan. Kimseyi mutlu etmek için bişey yapmazsın, yaptıklarından o mutlu olur.

02 Ağustos 2011, Salı

Ben artık hangisi olduğumu bilmiyorum. "Bu" değilim, "şu" da değilim. Burdan bakında kendime biraz uzak, "O" olabilirim, ama "O" da pek istediğim bişey değil. En iyisi mut'lu olayım. Mut mut gezeriz.

01 Ağustos 2011, Pazartesi

Kurban Bayramı'ndan önce kendimi adayacak birşeyler bulsam çok iyi olacak. Yoksa mutluluk uğruna kendimi uğurlayacağım.

23 Temmuz 2010, Cuma


çektiğiniz o sikik aşk acısı var ya, hani dünyanın en büyük acısı sandığınız şey, siz o sikik aşk acınızla ilgili sikik cümlelerinizi ortalığa tükürükleriniz eşliğinde saçarken birileri sevdiği insanı kaybediyor, “bundan daha büyük bir acı yaşayamam” derken o kaybettiği adamın bebeğini taşıdığını ve onu doğuramayacağını öğreniyor. çok kısa bir süre sonra çok sevdiği 4 arkadaşını da trafik kazasında kaybediyor. intahar girişiminde bulabilecek kadar saçmalayabiliyor. ardından “film mi lan bu” dedirtecek bir sürü talihsizlikler yaşamaya devam ediyor ve 2 yıl sonra “tamam artık, toparladım lan hayatımı” dediği anda annesinin kanser olduğunu öğreniyor. sikeyim sizin aşk acılarınızı. acı çekmek nedir en ufak bir fikriniz bile yok yavşaklar!

(ç)aldım

19 Haziran 2010, Cumartesi

- Ben evleniyorum
- Ciddi misin?
- Evet, neden ki? Üzülür müsün?
- Yoo neden üzüleyim ki...

Rüzgardan kayalar yuvarlanır yokuşlardan aşağı, birisi vardır şehri koruyan. Kayalar ona çarpar ve toprağa dönüşür, yara yoktur kayaların çarptığı bedenlerde. Acı vardır ruhunda sadece.

İzleyiciler