13 Haziran 2006, Salı Uyanış şekli sebebiyle berbat başlayan bir gün, belki okulun son günü olması nedeniyle belki de sadece 3 saat ders olması nedeniyle burukluk kokan bir eğlenceyle geçti. Okul bitip odama geldiğimde yine kendimle yalnızlığımda ve müziğimle baş başa kalmıştım. Artık bu yalnızlıkları seviyorum diye düşünmeye başladığım anda içeriye oda arkadaşım geldi. Ona sana ilk gördüğüm gün güvendiğim kadar güvenmiyorum dedim, ardından bu sözün iki arkadaşın küsmesine neden olabilecek bir söz olduğunu fark ettim. O da aslında benim anlatmak istediğimi anlamış olmasına rağmen bu konu üzerinde konuşmak istedi. Ancak dobra dobra ve doğruca konuşmak istiyorduk. Deyimin de dediği gibi yaptık, sandalyelerimizi eğdik ancak gülmekten bırakın doğru konuşmayı adam gibi konuşamadık bile. Gülme faslı bittiğinde onun için bilgisayardan Yılmaz Erdoğan’ın Yeni Bir Sayfadan Sana Bakmak şarkısını sın ses açtım kulaklığımdan da kendim için çok sevdiğim bir rap şarkısını açtım, sonradan fark ettim ki Yılmaz Erdoğan beatın üstüne çok güzel şiir okuyordu. Kendisinin de iyi bir rapçi olabileceğini düşündüm. Şimdiki tarzıyla hayal ettiğim durumu kıyasladığımda bunun imkânsız olduğunu fark edip hayallerimi değiştirdim. Beat üzerine de çok güzel şiir okunabileceğini ve bu şekilde kasetler çıkarılabileceğini düşündüm. Ancak şimdiki rap şarkılarının sözlerinin de aslında birer modern şiir olduğunu fark edip düşünmeyi bıraktım… Sanırım haddinden biraz fazla düşünmüştüm. Daha sonra günün buruk eğlenceler kısmı başladı. Tüm üniversite arkadaşlarımın yarınki kur geçme sınavından sonra dağılacağını hatırladım. Tüm sene birlikte yaşadıklarımız gözümün önünden bir film şeridi gibi geçmeye başladı. Filme bir ihtiyaç molası verdim ve tüm arkadaşlarımı toplayıp beraber bir şeyler yapmaya ikna etmek istedim. Ancak görüşümü onların ertesi gün sınavları olduğu için ertelemeye karar verdim. Daha sonra içlerinden birinden teklif gelince tabiî ki balıklama atladım ama sanırım balıklama atladığım yer biraz sığ idi ve çakıldım. Çünkü onun dışında kimse gelmek istemiyordu. Yoğun ısrar saldırılarıma bile yıkılmayıp hiçbirinin gelmemesi üzerine Cem Karaca edası ile “ Giden Gider Kalan Sahalar Bizimdir” diyerek beraber bir şeyler yapmak isteyen arkadaşımın koluna girip düştüm yollara. Yaşanmışları, yaşananları ve en önemlisi yaşanacakları konuştuk… Ne kadar çok benzediğimizden ve aslında aramızda ne kadar derin farklar olduğundan bahsettik. Onunla o kadar çok şey paylaşmıştık ki artık ben kendimi o gibi hissetmeye başlamıştım onun bazı davranışlarının maskesinin altında. Bilmiyorum ne kadar biliyor benim onun hakkındaki düşüncelerimi ama sanırım kendi adı artık Toprak değil benim için Dost. Kendisini bir arkadaş olarak anlatmak istemiyorum çünkü bu onun için bir hakaret olur sanırım. Ben ona dost derim başka da bir şey bilmem. Güzel gezinin ardından tekrar odama mükemmel bir mutluluk ile geldim. Oda arkadaşım eğleniyordu, bunu görünce sevincim iki katına çıktı. Biraz” bıdı bıd”dan sonra tüm ışıkları kapatmaya ve ay ışığında alem yapmaya karar verdik. Bilgisayardan MP3 listemizi hazırladık ve kapattık tüm ışıkları. Her zaman düşündüğüm gibi bu sefer de düşündüm ne yazık ki… Ben bunları aşkım diyebileceğim bir kız arkadaşım ile yapmayı o kadar çok istiyordum ki bazen kendimi bunu bir erkek arkadaşım ile yaptığımı fark edince kendimi çok garip hissettim. Ancak o kadar çok özleyeceğimi fark ettim ki camdan görünen o 4 tane sokak lambasını, birkaç yıldızı, çamın çerçevesinin siyah plastiğini, çamın üzerindeki milyonlarca parmak izini, oturduğum sandalyelerimi, dağınık puslu kirli odamı ve en önemlisi yanımda oturan bu güzel insanı. İçim çok sızlıyordu, çünkü yine güzel şeylerin sonu geliyordu ama arasında bulunduğum film onu bitirmemem karşılığında bu bağların bu güzelliklerin hiçbir zaman bitmeyeceğini söyledi bana. Ben de kabul ettim. Aslında kendisinin sıfatı adı cismi resmi her şeyi belliydi artık benim için ama bu gece onun değerini, önemini bir kez daha hatırlattı. İkisine de karşı şimdiden o kadar fazla özlem duymaya başladım ki… Bir büyüğüm sadece çoook sevdiklerine karşı derin özlemler duyarsın demişti. Ne kadar çabuk girdiniz bu kalbime farkında mısınız? Sizleri seviyorum. Yarınki sınavınızda başarılar. Geçin artık şu kurlarınızı canım. Mutluluklar…

0 yorum:

İzleyiciler