26 Ağustos 2006, Cumartesi

Sonbahar gelmişti. Kısalan sadece günler değil yaşamımız içinde kendimize ayırdığımız paydı da aynı zamanda. Kış yaklaştığında kendimizi daha çok işimize veriyor. arzularımızdan ve tutkularımızdan uzaklaşıyorduk. Oysa ki farkedenler için sonbaharın daha yakıcı, tuzlu, bir tadı vardır.

Daha küçük bir çocukken resim kağıdına yarım yamalak çizdiğim, özensizce boyadığım resimler, ünlü bir yazarın oldukça kalın kitabında tasvirlediği, bir şarkıda ; şiirde anlatılanlar gibi değildi sonbahar.

Belki sonbaharda ağaçların yaprakları dökülür, çöpçüler onları süpürür diye anlatıldığı için o dikdörtgen resim kağıdına hiç görmediğim birşeyleri çiziktiriyordum, yazar kendini çok derinden etkileyen bir aşk yaşadığı için ve bu aşk sonbahara denk geldiği için öyle tasvirlemişti, yazılan o şarkı ve şiirler kafiye olsun diye yazılmıştı.

Bence sonbahar üzerine yapılan hiçbir anlatım, tasvir, yazın sonbaharın kendisinden daha gerçek olamaz.

İşte benim sonbaharım böyleydi.

ama ehliyet almak cidden bu kadar kolaymış...

0 yorum:

İzleyiciler